30 Ocak 2014 Perşembe

Kendi fotoğrafını çek-paylaş! İşte sana SELFIE.



“Phubbing” kelimesinin literatüre ve hayatımıza girmesinden sonra geçtiğimiz aylarda İngiltere’nin saygın üniversitelerinden “Oxford Üniversitesi Yayınevi” araştırmacıları, her sene o yılın ruhunu eni iyi yansıtan sözcüğü veya ifadeyi belirlediler ve işte yılın sözcüğünü seçtiler. Yılın sözcükleri, çevrimiçi içeriği takip eden ve her ay 150 milyondan fazla İngilizce sözcüğün kullanımı ile ilgili veri toplayan bir araştırma programı tarafından seçiliyor.
2013 yılının seçilmiş sözcüğü selfie” olarak ilan edildi. Selfie’nin sözcük anlamına baktığımızda, “kendi” ya da “öz” denebilecek “self” kelimesine Türkçe’deki gibi “cık”, “cik “ eki konularak türetilmiş ve de benlik ve narsizm kavramlarından yola çıkarak oluşturulmuş olduğunu görüyoruz.  “Selfie”nin sosyal medya içerisindeki kullanımına baktığımızda ise;  bir kişinin sosyal medya üzerinden, akıllı telefonlar ya da webcam aracılığıyla kendi fotoğrafını çekip internette paylaşılması durumu olarak algılanmaktadır. Oxford Sözlükleri Direktörü Judy Pearsall, Selfie sözcüğünün ilk kez 2002 yılında Avustralya'da düzenlenen çevrimiçi bir forum sırasında kullanıldığını, iki yıl sonra fotoğraf paylaşım sitesi olan Flickr sayesinde varlığını ortaya koyarak yaygınlaşmaya başladığını açıklamıştır.
Selfie akımının hızla yayılmasının altında psikolojik ve sosyolojik etkenlere dayalı verilerin olduğu öne sürülmektedir. Bunun sebebi de son yıllarda hayatımıza giren akıllı telefonlarda yer alan kameralar ve fotoğraf çekme özellikleri ve tabletlerde bulunan diğer donanımlarla, önceleri kendi fotğraflarının çekilmesinden hoşnut olmayan insanlar, çağın ve teknolojinin değişimiyle, bahsettiğimiz bu yöntem sayesinde hem kendi fotoğraflarını çekmekte, hem de kendilerine ait videolarını da diğer insanlarla paylaşabilme olanağı bulabilmektedirler. Bu şekilde duygusal ve toplumsal iletişimin boyutlarının teknolojik ortamla bütünleştiği olgusu ortaya çıkmaktadır.
Teknoloji sözkonusu gelişimin sonucu olan bu akımının daha da popüler hale gelmesine olanak sağlıyor. Örneğin cep telefonlarımızın kameralardaki görüntü kalitesinin yükselmesi; Instagram, Vine ve Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinin yoğun olarak kullanılmasıyla dünya genelinde 7’den 70’e herkesin en az bir kez gerçekleştirmiş olduğu bu paylaşım gittikçe yaygın hale gelmektedir. Kimi zaman eğlence amaçlı, kimi zaman da var olan yalnızlıktan sıyrılmak için paylaşılan bu tarz fotoğraflar, kişinin duygusal hayatında önemli bir yer teşkil etmektedir. 

Geçtiğimiz günlerde, Selfie akımına en iyi örnek ABD Başkanı Barack Obama’dan geldi.  Nelson Mandela’nın cenaze töreninde, Danimarka Başbakanı Helle Thorning Schmidth ile yakınlaşarak; çevreye, bulunduğu konuma ve yere aldırmadan cep telefonuyla çekmiş olduğu fotoğrafı Selfie sözcüğünü kullanarak paylaşması, sosyal medya’da büyük bir yankı uyandırmıştır.


Yine de çağımız akımlarından biri olan selfie’yi kullanırken, sosyal medya üzerinde yapacağımız paylaşımları da özenle seçmemizde fayda var. Fotoğraflarımızı nerede ve ne şekilde paylaşmamız gerektiğine dair dikkatli olmamız da tavsiyelerim arasında. Sosyal medya çok hızlı değişkenlik gösterdiğinden her zaman her türlü paylaşım olumlulukla karşılanmayabilir, hoşnut olamayacağımız durumların da söz konusu olabileceğini göz ardı etmemeliyiz.

Neşenizin bol olduğu, güzel anlarınızı sergileyebileceğiniz, renkli selfie paylaşımlarınızı yapabileceğiniz bir uygulamayı da size önermek istiyorum. Akıllı telefonlarınız #selfiegram  uygulamasını indirerek, çekmiş olduğunuz selfie fotoğraflarınızı sizin için dörtlü kolaj şeklinde paylaşmanızı sağlayan bu keyifli uygulamayı da kullanabilirsiniz.







10 Ocak 2014 Cuma

Zam İsteme Sanatı


LensMarket, www.zamistemesanati.com adresinde, güçlü oyuncu kadrosuyla eğlenceli bir interaktif video hazırlamış. Patrondan zam istemeye korkan elemanımız Alper’i Burak Satıbol canlandırmış. Kendisine güçlü bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor.

Bizler de hem bu şenlikli filmin akışını yönlendiriyor, hem de karşılığında 10 iPad Air’den birini kazanma şansı yakalıyoruz.

Alper, bu akşamki önemli sunumda en değerli müşterilerini bağlayabilirse patrondan da zammı kapacağından emin. Ancak daha sabah evden çıkmadan, başına türlü aksilikler gelmeye başlıyor. Bizler de çeşitli yol ayrımlarında kendisine yardımcı olup yol göstererek problemleri aşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Fakat dikkat, bu işin şakası yok. Her yanlış kararımız Alper’in rezil olmasıyla sonuçlanacak. Bırakın zam almayı, belki işinden bile olacak.

İşin en güzel yanı bu oyunda kaybetmek mümkün değil, eğer yanlış bir yola saparsak, o yolun sonunda sistem bize diğer yoldan devam etme şansı veriyor.

İyi eğlenceler, bol şanslar!

Bir boomads advertorial içeriğidir.




9 Ocak 2014 Perşembe

Türkiye’de Linkedln Kullanımı


Türkiye’de Linkedln Kullanımı


Sosyal medya araçları arasında kendini mesleki iş alanı üzerine kurgulamış, 200 milyonu aşan üyesiyle 2003 yılında Facebook’tan da önce kurulmuş olan bir internet sitesi. Türkiye’deyse şu an 1.7 milyon üzerinde LinkedIn üyesi bulunuyor. 200’den fazla bölge ve ülkede de, 19 farklı dilde hizmet veriyor. Linkedln üyelerine ilgilendikleri alanlarla ilgili gelişmeleri takip etme imkanı sunan on- line bir servis sağlayıcı durumundadır.


Türkiye’de Facebook ve Twitter’dan sonra yeni trend sosyal medya aracı olarak görülmeye başlanan Linkedln için iş dünyasının Facebook’u diyebiliriz.  Diğer sosyal medya araçlarından farklı olarak özellikle iş alanında, sektörel ve profesyonel networking odaklı olarak daha geniş çaplı iş profiline hitap ederek büyüme sağlayan bir sosyal alan. Geçen yılki  gelir büyüme oranlarına baktığımızda, rakipleri olan Facebook ve Twitter’a kıyasla hayli ivme kazanmış bir mecra.
Linkedln’in gelişimindeki en büyük payın, mevcut sosyal paylaşım pastasının büyük bir dilimini, Türkiye’deki Linkedin kullanıcılarına ait olması da pek şaşırtıcı değil aslında. İstatistiki sonuçlara göre, Türkiye’deki büyümenin geçen yıla oranla yüzde 140 şeklinde bir gelişim sağlandığına ilişkindir. Bu da Türkiye’nin, Linkedln kullanımında gelişmekte olan ülkeler arasında birinci sırada yer aldığını göstermektedir.
Kısaca Linkedln’de geçirdiğiniz 15 dakika içerisinde nelerin değiştiğine bir göz atalım: LinkedIn’e 15 dakikada bir, 2 bin 700 yeni üye katılıyor. 12 bin paylaşım yapılarak, 280 bin üzerinde birçok profil görüntüleniyor.

Türkiye’deki birçok kişi Linkedln’de aktif olarak iş bilgilerini ve kariyer geçmişleriyle beraber paylaştıkları profilleri sayesinde, iş dünyasındaki diğer paylaşım sağlayıcılarla iletişim ve etkileşim içine girebilmekteler. Facebook, Twitter sosyal ağların içerik yapısından daha farklı olan bu sosyal mecrada yapılan paylaşımlar çoğunlukla iş, kariyer ve sektörel ağırlıklı olmaktadır. Kullanıcıların özgeçmiş bilgilerinin de bu sosyal ağlarda paylaşılıyor olması, yeni iş arayan kullanıcıların da aktif olarak bu sosyal platformu kullanmaya teşvik ediyor. Bu sayede Linkedln ile iş dünyasındaki en son trendleri öğrenebilme imkanına sahip olunabilmektedir.
Ayrıca Türkiye’de var olan birçok İK firmasının personel ararken bu kaynağı kullanıyor olması da, kullanıcıları daha aktif olmaya iten ve profillerini daima güncel tutmaya teşvik etmektedir.
Örnek verecek olursak; bir arkadaşınızın son katılmış olduğu sertifika programını bitirdiği günün ardından bu bilgileri Linkedln’e aktardığını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Böylelikle profiller güncel ve edinilen bilgilerle, sizinle ve de pek çok insanla anında paylaşılabilir hale  gelmektedir. 
  • İş bilgilerinizi, öz geçmişinizi, hangi pozisyonda çalıştığınız ve ünvanınızı profilinizde net ve açık bir şekilde belirtmelisiniz.
  • İş profilinize uygun bir fotoğraf seçmelisiniz.
  • Profilinize sahip olduğunuz yetenekleri, sertifikaları ve ilgi alanlarınızı paylaşarak profilinizi zenginleştirmelisiniz.
  • Sektörünüzle ilgili trendleri takip etmek istiyorsanız ilgilendiğiniz alanla ilgili gruplara üye olmalısınız. Gruplarda aktif olabilir veya sadece paylaşımlardan bilgi edinebilirsiniz.
    Bana Linkedln ulaşmak için : https://www.linkedin.com/in/riellavaron